2016

12:28 0 Comments




Hayatımız rekabet üzerine kurulmuş.

Kim ne derse desin!
Bu bence varoluşsal bir şey, insan yapısı gereği hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda. Buraya kadar her şey tamam. Ama bizim güzel insanlığımız bunu sadece hayatta kalma mücadelesinde kullanmıyor maalesef! Yaşamın her anında illa öne çıkma arzusu var her bilinçaltında. 
En basitinden şu örneği vereyim: Herkes sosyal medyada popüler olmak ister, söylendiklerinin dinlenilmesini, fotoğraflarının beğenilmesini ister. Alkışlanmak, şımartılmak, sevilmek ister.
İtirazı olan?
Yok.
Dışarı çıkarız, süslenir püsleniriz. Farkına varmalıyız aslında: bu da bir mücadele. Bilinçaltında yatan kalıtım mücadelesidir belki de. Karşı cinsin ilgisini çekmek için beynimize yerleştirilmiş bir çeşit program gibi düşünün, tıpkı kuşların birbirlerini etkilemek için tüylerini kabartması gibi!
Her yerde rekabet var, her anda, her saniyede. Ekonomi piyasalarına, savaşlara, şirketlere, ülkelerin politikalarına baksak anlayabiliriz bunu. Hiçbir acıma göstermeden, toprağı, ağacı; doğayı; İNSANI bile katledebilecek bir rekabet..
Bazı insanlarsa köreltebiliyor bir şekilde bu duygusunu, işte bu köreltme bence kamil insan statüsüne kavuşmaktır. Sadece manevi amaçlar için yaşamaktır! Maddiyatı reddedip sadece Tanrı uğruna savaşmaktır, KENDİ BENLİĞİN İLE. Asıl savaşı kendi içinde vermektir yani bazıları için rekabet. İşte o seviyeye gelen kişi mutluluğu her zaman yakalayacaktır. En kötü durumda bile sığınacak bir çatısı vardır çünkü, her türlü yenilgide yine yalnız değildir. 
Peki biz insanlar, rekabet dünyasının katledici insanları, nereye sığınıyoruz? Bir ekonomik krizde BANKAYA, bir fırtınada EVLERİMİZE, üzüntülerimizde UYUŞTURUCU MADDELERE?? (televizyon, sigara, alkol, fastfood, ...)
Gerçekten arkamız çok sağlammış. Rekabete devam, maddiyatla!
Nasıl köreltmeli bu rekabeti? Zeytinyağı gibi üste çıkmaya devam mı etmeliyiz her zaman? Belki de bazen su olup dinginleşmek lazımdır. Daima haklı çıkmaya çalışmak iki insan arasında tartışma yaratır. Tartışmanın sonu yoktur, siz ne kadar "barışalım" deseniz de. O bakışlar birbiriyle karşılaştı mı tekrar alevlenir rekabet. Sözler tatlı konuşur ama asıl doğruyu gözler söyler.
İşte günümüz dünyasındaki cinayetler de tıpkı böyle işlenir. Sürekli üste çıkma çabası son bulamaz. Birisinin yenilmesi lazımdır (maddi anlamda). Taraflardan biri kazanma sürecinin uzunluğuna dayanamaz. Yenilgiyi kendi elleriyle hazırlayacağını sanır. Ama her ne kadar bu yenilgi maddi anlamda temizlense de manevi olarak hayat boyu sürer
İşte günümüz dünyasının temelleri bu şekilde atılıyor! Aslında ilkel çağlarda bırakılması gereken bu rekabet duygusunun yerini çoktan alçak gönüllülük almalıydı. İliklerimize işleyen bu duygudan kurtularak belki de bir nebze kurtuluşa erebiliriz, ne dersiniz? Rekabetinizin manevi olması dileğiyle,



Sevgi.





0 yorum:

BUGÜN DE BÖYLE

11:19 0 Comments

bazen
bazı insanlardan
farklı olmak zorunda kalırsınız
bazen de
kendinizden farklı
olmak
işte böyle zamanlarda
hangi yolu seçerseniz seçin
her zaman suçlu siz olacaksınız
kurallar bu şekilde çünkü
bir şeyler olacak
ve 
siz 
yine üzüleceksiniz
işte bu yüzden
yetişkin insanların saçmalıklarından
kurtulup
mutlu olmak 
lazım
mutlu 
olmak dediğim de
çocuk olmak
belki de
en masum çağımız
en sonsuz çağımızdır
kim bilir
gülümseyelim
yeter




0 yorum: